Keratokonus Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Göz insan vücudunun en hassas organlarından biri olmakla birlikte yaşam kalitesi açısından da en önemli organlarından biridir. Çeşitli göz hastalıkları açısında en önemli sonuçları doğuranlardan biri de keratokonustur.

Keratokonus

Gözümüz yaşamsal kalitemizi doğrudan etkileyen en önemli organlarımızdan biridir. Oldukça hassas bir yapıda olan bu organımız bir çok tabaka ve öğeden oluşur. Görme eyleminin gerçekleşmesi için her bir tabakanın ayrı görevleri vardır. En temel tanımıyla görme işlemi gözümüzün saydam tabakası olan korneada ışığın kırılıp beynin arka tarafındaki görme merkezine yansıması ve benin bu görüntüyü tanımlamasıyla gerçekleşir.

Gözde en sık rastlanan sorunlar miyopi ve hipermetropi olarak bilinse de uzun vadede bu hastalıkların etkisi farklı hastalıklara yol açabilir. Uzun süre miyopi ve hipermetropi veya astigmat sorunu yaşayan hastalarda keratokonus adı verilen ve kornea sivrileşmesiolarak da adlandırılan hastalık ortaya çıkar.

Genellikle ilerlemiş miyopi ve astigmat hastalarında kornea oldukça zarar görür ve zamanla incelmeye ve buna bağlı olarak sivrileşmeye başlar. Bu görme kabliyetinde ciddi kayıplara yol açar ve hastanın yaşamsal kalitesini oldukça olumsuz etkiler. Genellikle ergenlik döneminde veya 20li yaşlarda kendini göstermeye başlar. Bu nedenle tetikleyici faktörlere maruz kalan hastaların göz muayenelerini aksatmamaları önem teşkil eder.

Keratokonusa Neden Olan Faktörler

Keratokonus korneadaki şekil bozuklukları olarak tanımlanır. Özellikle ileri evredeki miyop ve astigmat hastalarında korneanın hasar alması sebebiyle görülür. Bu durum zamanında teşhis ve tedavi edilmezse kornea nakli gereken sonuçlar doğurabilir. Gözlerin fazla yorulması ve baskı görmesi de bu hastalığın sebepleri arasında yerini alır.

Keratokonus hastalığı zamanında teşhis ve tedavi edilmezse körlük ile de sonuçlanabilir. Bu nedenle belirtileri taşıyan hastaların en kısa sürede göz muayenesine gitmeleri gerekmektedir. Ayrıca miyopi ve astigmat hastası bireylerin de kontrollerini aksatmamaları zamanında teşhis için önem arz etmektedir. En büyük risk taşıyan hastalar bu hastalıkların ileri evrelerinde olan kişilerdir.

Her iki cinsiyetteki hastalarda da görülebilmektedir. Ancak görülme oranları 2000 de 1 olarak bilinmektedir. Günümüzde ilerleyen teknoloji ile birlikte bu hastalığın erken tanısında oldukça artış sağlanmıştır. Ayrıca erken tanı koyulan hastalara kornea nakli gerekmeksizin tedaviler uygulanabilmektedir. Tetikleyici sebeplerden birinin de hastanın çok sık gözünü kaşıması ve bastırarak ovalaması olarak bilinir. Aynı zamanda bu hastalığın geliştiği kimselerde bu dürtülerin arttığı ve sıklaştığı da gözlemlenmiştir. Genellikle her iki gözü de etkilemekle birlikte asimetrik olarak seyretmesi muhtemeldir.

Belirtileri

Hastaların bir çoğunda 20 yaşında ve daha sonrasında görülebildiği gibi bazı hastalarda ergenlik çağında da ortaya çıkabilir. Bununla birlikte nadiren daha sonraki yaşlarda da teşhis edilebilir. Çoğunlukla belli bir evreden sonra ilerleyişi dursa da bazı hastalarda 20 yaşından sonra da ilerleyişini sürdürebilir. Bir çok hastada belirtiler alerjik reaksiyonlarla karıştırılıp önemsenmez. Bu durumdaki hastalarda hastalığın evreleri ilerleyecek ve tedavi zorlaşacaktır.

Keratokonus belirtileri genellikle astigmatizma ile benzerlik gösteren bu hastalığın teşhisinde en önemli detay hastanın göz muayenelerinde göz numaralarındaki hızlı değişim olacaktır. Her göz muayenesinde belirgin derece değişikliği olan hastalara mutlaka ileri göz testleri uygulanmalıdır. Aksi takdirde vakıalarda ilerleme kaçınılmaz olacaktır.

İleri göz testi ile kolayca teşhis edilebilecek bu hastalığın ilerleyen aşamalarında genellikle hastada alerjik reaksiyonlara benzer belirtiler gözlemlenecektir. Bunlardan en belirgini görme yetisindeki zayıflıkla birlikte gözlerde kaşıntı, sulanma ve sürekli ovuşturma hissidir. Aynı zamanda bu eylemler korneanın daha da incelip sivriliğin artışına yol açacağından hastalığın ilerleyişini hızlandıracaktır. Belirtiler ışığında hastalık son evrelere geçmeden teşhis yapıldığında ilerleyişini önlemeye yönelik tedaviler uygulanabilmektedir.

Hastalığın Evreleri

Uzun süre ileri evlerde seyreden miyopi ve astigmatizma hastalığı ile mücadele eden hastalarda korneanın incelmesi ve şekil bozukluklarına bağlı olarak gelişen bu durumun teşhisinin hangi evrede gerçekleştiği oldukça önemlidir. Teşhiste geç kalınmayan hastalar faktörleri yavaşlatıcı veya tamamen durdurucu tedaviler uygulanarak hayat kaliteleri bozulmadan yaşamlarını sürdürmeye devam edebilecekken teşhiste geç kalınmış hastalar körlük tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklar iyi ihtimalle kornea nakli ile tedavi olabileceklerdir.

Başlangıç seviyesindeki hastalarda genellikle kaşıntı ve ovuşturma hissi gibi alerjik reaksiyonlarla bağdaşan belirtiler önemli sıklıklarda gelişmediğinden hastalar tarafından önemsenmeyecektir. Bu durum hastalığın teşhisini zorlaştırdığından ileri göz testi uygulanmadığı sürece teşhis imkansızdır.

Hastalığın orta ve ileri evrelerinde doktor kontrollerine düzenli giden hastaların göz numaralarının her muayenede biraz daha kötüye gittiği görülür. Bu durumda hastaya ileri testler uygulanır ve hastalık bu şekilte teşhis edilebilir. İlk ve orta evredeki hastalar büyük ölçüde durdurucu tedaviler uygulanarak körlük riskinden kurtulacaklardır. Ancak ileri evredeki hastalar bu kadar şanslı olamayacaktır.

Tedavi Yöntemleri

Günümüzde optik alanda ilerleyen teknoloji ile bir çok göz hastalığının teşhis ve tedavisi çok daha kolay hale gelmiştir. Ancak uygulanacak tedavinin başarı oranı hastalığın hangi evrede olduğuyla doğru orantılıdır. Bu nedenle Tedavi yöntemi seçilmeden önce hastalığın hangi evrede olduğu iyi analiz edilmeli ve zaman kaybetmeden harekete geçilmelidir.

Son yıllarda keratokonusun ilerleyişini durdurmaya yönelik bir çok yeni yöntem kullanılmaya başlanmıştır. Bu yöntemler arasında en başarılı sonuçları verenlerden biri de korneal çapraz bağlama yöntemidir. Bu yöntem ile ilk ve orta seviyedeki keratokonus vakıalarında uzun vadede başarı sağlanmaktadır.

Bu hastalığın oluşumu sırasında kollajen liflerini zayıfladığı gözlemlenmiştir. Korneal çapraz bağlama yöntemi bu liflerin onarılması işlemidir. Hastalığın ilerleyişinin durdurulmasında oldukça etkin bir yöntemdir. Bu işlem sonunda biyomekanik sağlamlık artar, kollajen lif çapında artış sağlanır, büzüşme sıcaklığı kontrol altına alınır ve enzimatik dirençte artış sağlanır. Bunun dışında ilerleyen teknoloji ile birlikte Riboflavin ve UV-A yöntemleri ile de başarı sağlandığı bilinmektedir. Ancak ilerlemiş vakıalarda tek çözüm yolu korneaplasti yani kornea nakli yöntemidir.

Kaynaklar


Kullanıcı Yorumları ve Oyları

1 yıldız2 yıldız3 yıldız4 yıldız5 yıldız (Sizin oyunuz ilk olsun)
Loading...

Yorum ekle