Diyabetik Retinopati Belirtileri, Evreleri ve Tedavi Yöntemleri
Diyabet hastalığına bağlı olarak gelişen diyabetik retinopati hastalığı erken teşhis edilip en doğru şekilde tedavi edilmediğinde kalıcı körlüğe yol açabilir.
İçindekiler
Diyabetik Retinopati
Modern toplumlarda her geçen gün artan sağlıksız beslenme ve fast foot yiyeceklerin sıkça tüketilmesi sonucunda orta çıkan diyabet hastalığındaki artış birçok kişide görme kaybına neden olmaktadır. Diyabet hastalığının erken teşhis edilip tedavi edilmemesi halinde gözde ciddi hasarlara yol açar. Diyabete bağlı olarak görme kaybı adı verilen Diyabetik Retinopati (DR) hastalığının görülme olasılığı ülkemizde 10 yıl öncesinde %20 iken günümüzde bu oran %85’e ulaşmıştır. Maküla ödemi ve maküla istemisi olmak üzere 2 farklı antiteten oluşan diyabetik makülapati retinanın kalınlaşarak görme keskinliğini kaybetmesine sebep olur.
İleri yaştaki kişilerde, erkeklerde, yüksek glikolize hemoglobin seviyesi olanlar ve Tip 1 diyabet hastalarında daha fazla görülen bu rahatsızlık önceden teşhis edilerek kan basıncı normal seviyede tutulmayı başarılırsa görme kabı önlenebilir. Kan damarlarında yapısal ve fonksiyonel bozukluklara yol açan kronik sistemik bir hastalıktır.
Vücudun yağ, protein ve karbonhidrat seviyelerindeki bozukluklar insülin yetmezliğini ortaya çıkaran en önemli etkendir. Diyabet hastalarında hastalığın başlama evresinde belirli bir süre geçmesi halinde görülen diyabetik retibopati teşhisi için açlık kan testi yapılarak tanı konulur.
Diyabet Hastalarında Görme Kaybının Oluşum Süresi
Konjonktiva, Göz kapakları, retina, iris, lens, kornea ve ekstraoküler kasların olumsuz etkilenmesine yol açan Diyabetik retinopati genellikle gözün retina bölümünde %84 oranında komplikasyona neden olur. Tip 1 diyabet hastalarında hastalığın başlamasından 20 yıl sonrasında ortaya çıkan Diyabetik retinopati Tip 2 diyabet hastalarının ise erken evrelerinin çoğunda rastlanan bir hastalıktır. Orta yaşlardaki hastalarda kataraktın görülme olasılığını arttırdığı gibi yaşlılığa bağlı kataraktın ise daha erken yaşlarda görülmesinde rol oynar. Gözde görülen komplikasyonlar vitreus ve retina içinde kanamalara, neovasküler glokom ve maküla ödeminin oluşması sonucunda kalıcı körlük ortaya çıkar.
Diyanetik Retinopati Çeşitleri
Tip 1 diyabet hastalarında görülen sorunların başında proliferatif diyabetik retinopati ve geçici papilla ödemi yer alır. Tip 2 diyabet hastalarında ise kalıcı optik atrofi ve maküla ödemi görülür. Eğer diyabet hastaları uzun süredir insülin kullanıyorsa proliferatif diyabetik retinopati hastalığı daha hızlı ilerler. Proliferatif ve Non- proliferatif olmak üzere iki türü bulunan bu hastalık hafif, orta ve ağır evrelere sahiptir. Maküla ödemi yoğun insülin tedavisi gören kişilerde oldukça fazladır. Bu oran zamanla azalır. Konveksiyonel tedavi gören kişilerde yoğun insülin gören kişilere göre çok daha fazla retinal kayıplar görülür.
Diyabetik Retinopati’nin En Erken Görülme Yaşı
Diyabet hastalığının ilk başlama süresinin üzerinden geçen zaman ne kadar fazla ise görülme riski de o kadar fazladır. İleriki yaşlarda çok daha fazla görülen bu hastalık Tip 1 diyabet hastalarında ilk 5-6. Yıllarda görülmeye başlar. Diyabetin kontrol altına alınması Retinopatinin ortaya çıkış süresini geçiktirir. Ancak yoğun insülin tedavisi gören kişilerde çok daha erken yaşlarda görülebilir. Ayrıca sürekli alkol vesigara kullanan kişilerde çok daha erken yaşlarda görme kayıplarına rastlanır.
Hipertansiyon ile Diyabetik retinopati hastalığı arasındaki bağ oldukça fazladır. Yüksek tansiyon retinopati oluşumunu hızlandırır. Erkeklere oranla 50 yaşın altındaki kadınlarda daha sık rastlanan bu hastalık erken tedavi edilerek önlenmediği taktirde kalıcı görme kaybına neden olur.
Diyabetin Gözlere Etkisi ve Tanısı
Diyabetik retinopati hastanın her iki gözünde eşit oranda olumsuz etkiler. İki göz arasında asimetrinin bulunması nedeniyle görme kayıpları her iki göz içinde geçerlidir. Ancak istisna durumlarda sadece tek göz olumsuz etkilenebilir. Ancak bu durumun görüle olasılığı sadece %10’dur.
Tip 2 hastalarında kişiye diyabet hastalığının teşhisinin konulduğu anda retinopati tanısı da eş zamanlı olarak konulabilir. Oysa Tip 1 diyabet hastalarında tanı ancak 5. Yıldan sonra konulabiliyor. Retinit ve üveit gibi gözde hasara neden olan hastalıkların diyabet öncesinde görülmesi diyabet sonrasında bu hastalığı tetikler. Genektik faktörler göz önünde tutulmalı ve 40 yaşından sonra daha sık göz muayenesi yapılması retinopatinin görülmesinin önlenmesini veya geciktirilmesini sağlar.
Diyabetik Retinopati Tedavisi
Günümüzde diyabetik retinopati tedavisi lazer ile yapılır. Ancak bazı durumlarda hastaya cerrahi yöntem, tüp implantasyonu ve krio tedavisi yapılır. Körlüğe neden olan komplikasyonların ortadan kaldırılmasını sağlayan bu tedavi yöntemleri traksiyona bağlı maküla ödeminin görülmesi, pre-retinal hemoraji, vitreus hemorajisi ve aktif gerilemeyen diyabetik retinopati durumlarında yapılmasına karar verilir.
Kaynaklar
- http://www.atauni.edu.tr/yuklemeler/41759deec68ebb0ebd9a8649968b7006.pdf
- http://www.ctf.edu.tr/Stek/pdfs/04/0410mk.pdf
- http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/goz/dr_erkan_celik.pdf
- http://www.dicle.edu.tr/Contents/6cea09ff-7e68-45c1-b4e8-0ea36ff2208d.pdf